logo

reklam

Hiçbir erkeğin şerefi güvence altında değil!


facebooktwittergoogle plus
A Servet ASLAN
servet04@gmail.com

İstanbul sözleşmesi ve bununla bağlantılı olarak çıkarılan 6284 sayılı kanun maddesi ile hiçbir erkeğin namusu şerefi hürriyeti garanti altında değil. Erkeklerin insani hakları, kadınların iki dudağı arasında. Bir kadın “şu erkek bana cinsel istismarda bulundu” dediği anda tecavüz ya da elle taciz bile olması gerekmiyor, erkeğin hayatı orada bitiyor.

Kadının delil, belge, şahit sunmasına da gerek yok. Adam o gün kadının dediği yerde olmasa bile ceza alıyor, örnekleri var. Az buz bir ceza da değil çoğu on yıl dan yirmi yıla kadar olabiliyor. Suçsuz erkek cinsel istismar suçu ile hapse girdiği için tecavüzcülerle aynı koğuşta kalıyor, dışarıda ailesi perişan anne-baba-kardeşleri, hanımı-çocukları sevdiklerinin suçsuz yere utanç verici bir suç isnadı ile içerde olmasından dolayı perişan oluyorlar.

Bu kanun maddesi sebebiyle memlekette iftira yeni kazanç kapısı oldu. Binlerce kadın iftira atıp ya da kız çocuklarına iftira attırıp sonra karşı taraftan yüksek miktar paralar istiyorlar. Karşı taraf bu parayı verse bile kurtulamıyor vicdanlı bir hakime denk gelmemişse dava devam ediyor.

Cezaevlerinde binlerce iftira mağduru erkek var. Bütün deliller erkeğin masum olduğunu gösterdiği halde ki normalde suç isnat eden ispat etmek zorunda olduğu halde, suç isnat edenin hiçbir delili olmadığı halde, binlerce erkek iftiradan cezaevinde yatıyor.

Aile Bakanımız ve Adalet Bakanımız bu kanun maddesini sık sık dile getiriyorlar ki duymayan kalmasın. Bütün feminist kadınlar ve feminist erkekler de kadın beyanının esas olmasını destekliyorlar. Güya şiddete karşı kadınları koruyormuş. Ne hikmetse kanun çıktığından beri kadına şiddet arttı fakat hâlâ ısrarla kanun savunuluyor.

 

Şimdi benim anlamadığım şey bu kanun maddesi uygulamada sadece halkı mı kapsıyor yoksa siyasileri ve tanınmış insanları da kapsıyor mu?

Mesela Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’a bir kız “Bilal Erdoğan bana cinsel tacizde bulundu” dese delil ve ispat istenmeden Bilal Erdoğan’a da cinsel istismardan yirmi yıl ceza verilecek mi ve tecavüzcülerle aynı koğuşa konulacak mı? Cumhurbaşkanımız ve eşi Emine Erdoğan: “Kadın beyanı esastır, bunca masum erkek hapis yatıyorsa, bizim evladımız da yatsın, yeter ki feminist kadınların rızasını kazanalım.” diyecekler mi?

Kadın haklarının kuvvetle savunucularından KADEM Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan kendi eşi Selçuk Bayraktar için bir kadın: “Selçuk Bayraktar bana cinsel istismarda bulundu” dese Sümeyye Erdoğan “Kadınları korumak zorundayız, kadın beyanı esastır, kadınlar bu konuda yalan söylemez, bu iftira olamaz, bir kadın böyle deniyorsa yapmışsındır sen, gidip paşa paşa tecavüzcülerle aynı koğuşta yıllarca yatacaksın, ben çocuğumu bu utançla büyütürüm yeter ki feminist kadınlar bizden razı olsun…” diyebilecek mi?

Ya da Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e bir kadın “Abdülhamit Gül, cinsel istismarda bulundu.” dese Abdulhamit Gül “Kadınlar kırmızı çizgimizdir, kadın beyanı esastır, bir kadın söylüyorsa doğrudur.” deyip masum olduğunu ispat etmeye çalışmadan gidip ömrünün kalanının cezaevinde gerçek tecavüzcülerin içinde geçirmeye razı olur mu?

Ya da Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk kendi kocası, ağabeyi ya da herhangi bir yakını cinsel istismar suçlamasına maruz kalsa yine “kadın beyanı esastır” deyip kanun maddesini savunacak mı?

Ya da binlerce erkeğin evinden atılması ve iftiraya maruz kalmasına sebep olan 6284 kanun maddesine hiç itirazı olmayan ve Ak Parti’nin yanlışlarını ve günahlarını da destekleyen MHP lilerin başına böyle bir şey gelse bunu kendileri için de kabul edebilecekler mi?

Mesela bir kadın çıksa: “Devlet Bahçeli beni taciz etti, bana cinsel istismar da bulundu” dese yine “kadın beyanı esastır” denilip delil ve belgeye bakılmadan sayın Bahçeli’ye yirmi yıl cinsel istismar cezası verilecek mi? Sayın Bahçeli bin bir emekle ve çabayla ördüğü ömrünü, haysiyetini ve şerefini sadece bir kadının beyanı ile tecavüzcülerle aynı koğuşta bitirmek ister mi?

Ya da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yarın onun başkanlıktan ayağını kaydırmak için bir kadının “Kemal Kılıçdaroğlu bana cinsel istismarda bulundu.” iftirasına maruz kalsa kendi için de “Kadın beyanı esastır, kadınlar yalan söylemez, kanunumuz böyle, yeter ki feminist kadınlarımız mutlu olsun” deyip ömrünün kalanını hapiste tecavüzcülerle geçirmek ister mi?

Ya da diğer bakan ve milletvekilleri, kendileri, eşleri ve evlatları için bu kanun maddesinin uygulanmasını kabul ederler mi?

Ya da 6284’ün kuvvetli savunucularından ve Ak Parti’nin akillerinden olan gazeteci-hukukçu Nihal Bengisu Karaca, kendi eşine ya da oğluna bir kadın cinsel istismar iftirası atsa “Kadınları korumak zorundayız, kadın beyanı esastır, bu arada iftiraya uğrayan, başı yanan, hayatı sönen, ömrü hapiste çürüyen erkekler problem değil, bir kadın cinsel istismar var diyorsa vardır, ben kadına inanırım, benim kocama da oğluma da böyle bir suç isnat edilirse kendilerini aklamaya uğraşmasınlar, hapiste tecavüzcülerle aynı koğuşta ömürlerini çürütebilirler.” diyebilir mi, içi sızlamadan titremeden. Nihal Bengisu Karaca’nın tacizci kocası ve tacizci oğlu etiketi ile yaşamak ister mi Nihal Hanım? Eğer kendi için istemez ise başka bir kadın, başka bir erkek ve başka bir oğul için de istememeli.

Bu yukarıda adı geçenlerin namusu, haysiyeti, hürriyeti kıymetliyse, suçu ispat edilmemiş her vatandaşın namusu, haysiyeti ve hürriyeti kıymetlidir.

Ne buyuruyor âlemlere rahmet olarak gönderilen Allah’ın Rasulü:

“Sizden biriniz kendisi için istediğini müslüman kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz.”

Kendisi için şeref, haysiyet, hürriyet, adalet isteyen bir müslüman eğer diğer mümin kardeşleri için bunu istemiyorsa gerçekten iman etmiş sayılmaz.

Bu yazıda kendilerinin ya da sevdiklerinin isminin yanında taciz, cinsel istismar gibi kelimeleri bile görmekten rahatsız olanlar nasıl olur da başkaları için buna razı olurlar.

Öğrencisine onu istediği yüksek notu vermediği için hapis yatan öğretmenler, öğretmenlerin tuzak kurduğu müdürler, hastasının iftirası ile hapis yatan doktorlar, akademisyenler, eski karısının iftirası ile hapis yatan kocalar, sevgilisinin ayrılmayı kabullenmeyip istismar iftirası attığı gencecik delikanlılar, dinsizlerin tuzak kurduğu imamlar… Gömleği arkadan yırtılmış binlerce Yusuflar hapiste sadece kadın beyanı ile beş yıl, on yıl, yirmi yıl ağır ceza ile gerçek tecavüzcüler ile aynı koğuşta yatıyorlar. Aileleri dışarıda perişan.

Şu anda bu ülkede hiçbir erkeğin namusu, şerefi ve hürriyeti garanti altında değil sadece bir kadının birkaç cümlesine bakıyor.

Kadına şiddeti bitirmek bahanesi ile erkeklere yapılan bu zulümler aynı zamanda bu erkeklerin hanımına, annesine ve kızına da yapılıyor. Onları sevdiklerinde ayırıyor ve bu utançla yaşamak zorunda kalıyorlar. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir zulüm yok.

Adaleti sağlamanın yolu başkalarına zulmetmekten geçemez. Bizim 6284 e ihtiyacımız yok. TC nin kanunları insanı korumak zorunda. İnsanın içinden kadını çekip alır ona ayrı kanunlar yaparsanız bu demektir ki kanunlarımız insanı korumuyor, biz bari kadınları koruyalım. Ortaya çıkan durum bu. O halde atın o diğer kanunları, kadınları da erkekleri de çocukları da koruyan ortak bir kanun yapın şu zulümler bitsin artık. Yoksa hepiniz risk altındasınız.

Nihal Bengisu Karaca’nın 6284’ ü savunduğu bir yazısının sonuna aldığı bir söz ile yazıyı bitirmek istiyorum. Bu söz aslında Nihal Hanımın kendi yazısını çarpıklığını, tek taraflılığını ve adaletsizliğini de göz önüne seren “İlmin Kapısı”ndan muhteşem bir söz. 6284 ü destekleyen ve bu zulme sessiz kalanlara ithaf ediyorum.

Zulüm kılıcını çeken, aynı kılıçla öldürülür.” Hz. Ali

Sema Maraşlı / Çocuk

Share
1257 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

9+3 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • AK PARTİ AYNI HATALARA DÜŞMEMELİ

    27 Kasım 2023 Dünya, Köşe Yazıları, Siyaset, Tüm Manşetler

    Yerel yönetimler seçimlerine doğru yaklaştığımız bugünlerde aday adayları sahaya çıkmaya başladı. Gündem yerel yönetimler seçimleri olduğu için özellikle 2019 yılında yapılan seçimlere yönelik hem tespitimi hem de uyarımı dile getirmek istiyorum. 2019 Mahalli İdareler Seçimleri öncesi iktidar partisi Ak Parti'nin aday tespitinde bir çok yerde hata yaptığını seçimler sonrası net bir şekilde görmüş olduk. Malum Ak Parti başta büyük şehirler olmak üzere bir çok il ve ilçe belediyesini kaybetmişti. Kayıpların en büyük nedeninin yanlış aday tes...
  • Aksaraylılardan Özür diliyorum…

    20 Haziran 2023 Dünya, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    İBRAHİM GÖKDEMİR Osmanlı imparatorluğunun kudretli Padişahı Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fetih ettikten sonra şehrin demografik yapısının değişimi, gelişimi için Anadolu topraklarından insanların İstanbul’a göç etmesini sağlama fikrini üretmiş. Emin gördüğü, güvenilir bildiği Aksaray havalisinin İstanbul’a taşınması için ferman çıkarmış. O yıllarda durumu iyi olan, iş yönetebilen, tüccar, eğitimci, şehrin ileri gelenlerinden büyük bir grup İstanbul’a akın akın göçe başlamış. İstanbul’a yerleşenler memleket özleminden olsa gerek bulu...
  • Türkmen gazı ve Garo Paylan’a sorular ..

    20 Aralık 2022 Dünya, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Prof.Dr.Aygün Attar Dün,Türkiye Büyük Millet Meclisinde HDP Diyarbakır milletvekili Garo Paylan bir basın toplantısı yaparak ,Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ ı ve Türkmenistan seferinde doğal gaz meselesinin ana gündem yapılmasını sert eleştirip Güney Kafkasya’da barış için Türkiye Devlet Başkanına kendi çapında sorumluluk çağrısı yapmış. Kandil ve çevresinde haylı popüler olan , Ermeni diasporasının tetikçiliğini yapan sözde millet vekili Paylan’ın Güney Kafkasya’da barış filan değil derdi ,düpedüz Türk Devletleri Teşkilatının varlığında...
  • NİTELİKSİZ İNSANLAR NEDEN ÇABUK YÜKSELİR?

    09 Eylül 2021 Dünya, Eğitim, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler

    Niteliksiz insanlar neden daha çabuk yükselir, hiç düşündünüz mü? İşte bunun üzerine yapılan bilimsel bir çalışmanın ayrıntıları: Dunning-Kruger sendromu (Psikolojide Nobel ödülü alan çalışma) Psikolog Justin Kruger ve David Dunning’in tarihe geçmelerine vesile olan teorileri özetle, “cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır” der. Metin çözme, araç kullanma, tenis oynama gibi çeşitli alanlarda yapılan araştırmaların sonucunda şu bulgulara ulaşılmıştır: – Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fa...
Ağrı Manşet Ağrı Haber Sitesi Özgün ve Tarafsız Haber Anlayışıyla En Son Ağrı Haberleri